
“İstanbul’un her detayında ayrı bir hikaye vardır.” derler. Biz de “Hikaye peşine düşelim o zaman” dedik ve düştük yollara. O da nesi! İçerisinde kütüphane olan bir bakkal var, merdivenlerin yükselmeye başladığı yerde!
Çocuk işçi olarak çalışmaya başlayıp, okuma yazma bilmeden yaşamı öğrenen Kanber Amca’nın yolu İstanbul’a düşüvermiş. Büyük İstanbul’da Kanber amca’nın hayalleri küçük çocuklar üzerineymiş. “Konu çocuk ya, kitap olmadan olmaz” demiş ve bakkalına ufak bir kütüphane kuruvermiş. Bize de ziyaret etmek düştü elbet. Ziyaretimizde neler konuştuk neler…
Ne zaman bakkal olarak çalışmaya başladınız?
Kanber Amca: Valla benim hanımın fikriydi. 2000 yılında başladık.
Yeter Yenge: Benim abilerimin bakkalı vardı. Benim bildiğim iş buydu. Kanber’e söyleyince o da beni kırmadı.
Bu kitap okutma fikri nasıl aklınıza geldi?
Bir gün oğlum Fırat okuldayken, bakkala gelen çocuklar ısrarla Fırat’ı sordu. Fırat okuldan geldiğinde sordum “Oğlum, sen yokken gün boyu çocuklar seni sordu. Hayırdır?” O da bana durumu anlattı: “Ben çocuklara kitap getiriyorum. Onlar okuyup bana anlatınca ben de karşılığında gofret veriyorum. Çocuklar geldiğinde sana anlatırlarsa sen de gofret verir misin? Masrafını ben okul kredimden karşılayacağım” dedi. Ben de önce ona, “oğlum senin masraflarını ben ödüyorum, sen bana nasıl ödeyeceksin?” deyip takıldım. Sonra, kendisine teşekkür ettim. Yapmışken tam yapalım deyip daha fazla kitap getirtip, bakkala koydum. Böylece, çocuklarla kitap yolculuğumuz başladı.
Daha çok hangi kitaplar talep ediliyor?
Valla ben pek aklımda tutamıyorum! Daha çok Küçük Kara Balık, Küçük Prens, Levent, Şeker Portakalı.
Burada kaç kitap var?
Bilmiyorum ki, bir listemiz yok. Ama dilerseniz gelin sayalım, listesini yapalım, çok memnun olurum.
Büyükler de kitap okumak istiyor mu?
Evet onlar da gelip kitap alıyorlar. Kitap getirenler de oluyor. Ablalarınız gibi, buraya çocuk getirenler de oluyor.
Peki bizlere öğüdün nedir, Kanber Amca?
İyi insan olun; merhametli, güzel insan olun.
Sıra vedaya geldiğinde ise hem tekrar gelip anlatmak üzere kitaplarımızı hem de dönüş yolunda ağzımız tatlansın diye gofretlerimizi alıp, Kanber Amca’nın öğüdü ile tekrar yollara düştük.