Çocuk işçiliğiyle alakalı büyüklerimiz tarafından bir sürü şey yazıldı. Ama hiçbir zaman çocuklara yani bizlere bir şey sorulmadı.
Şimdi biz yazacağız ve büyüklerimiz okuyacak. İlk olarak şunu söylememiz gerekiyor: Çocuktan işçi olmaz, çocuk çocuktur. Bunu bir kere daha anlamanızı istiyoruz ve bu yönüyle ele almanızı rica ediyoruz. Çünkü hiçbir çocuk oyun oynamayı bırakıp da gidip çalışmak istemez; biz çocuk olarak böyle düşünüyoruz. Ancak büyüklerimizin sürekli bize söylemiş olduğu bir söz var; “Boş boş sokaklarda dolanacağına gidip çalışsın.” Ancak boş boş sokaklarda dolaşmak da bizim hakkımız çünkü bizim tek işimiz var, o da dersimize çalışıp oyun oynamak. Elimizden başka da bir şey gelmesini beklemeyin. Bunu anlatmaya çalışacağız. Bu yüzden sizlere ismini vermek istemeyen arkadaşlarımızla
yaptığımız röportajları sunmak istiyoruz.
İlk olarak daha önceden çalışmak zorunda bırakılan bir ağabeyimizle konuşmak
istedik:
Çocuk işçiliği hakkında ne düşünüyorsunuz?
Çocuk İşçi: Bu soru her yöneltildiğinde “Neden çalışmak zorunda bırakıldım?” diye düşünmek zorunda kalıyorum. Çünkü ben hiçbir çocuğun keyfi olarak çalıştığını düşünmüyorum. Yani kendi açımdan düşünürsem, ben çalışmayı hiçbir zaman istemedim. Hep birisinin elinin altında, bir şeylere koşturdum. Ne için peki? Eve ekmek götürebilmek için. Peki bu benim vazifem miydi? Hayır tabi ki de benim işim okuluma devam etmekti. Hatırlıyorum, bir keresinde bursluluk sınavımız vardı ve ben onun için para biriktirmiştim. Kayıt yaptırmıştım ancak ustam izin vermediği içinde sınava girememiştim. Bunun gibi birçok anım var. Bir yerde işçiyseniz istediğiniz şeyleri yapamazsınız, oynamazsınız, gezemezsiniz. Çünkü siz çocuk değil işçisiniz, yükünüz sizden ağırdır. Hiç unutmam kışın ortasında bir gün ustamla, Yenişehir Mahallesi’ne, oradaki çocuklar kışın üşümesinler diye kalorifer peteklerini tamire gitmiştik. Üstüm yağ kir içinde olduğu için gittiğimiz eve beni almamışlardı. İçeride oynayan çocukların sesini duymuştum, çok ağrıma gitmişti. Çocukken bazı şeylerin nedenlerini sorgulayamazsınız, sadece üzülürsünüz.
Hepsi bu, sağ olun benimle röportaj yaptığınız için. Çocukluğumun sesini duyurduğunuz için teşekkür ederim.
Şimdi de bir hafta sonra tarım işçisi olarak gidecek olan bizimle yaşıt arkadaşlarımızdan birine söz vermek istiyoruz:
Çalışmak istiyor musun?
Çocuk İşçi: Hayır, sizden ayrılmak istemiyorum.
Peki neden gidiyorsun? Okulun bitti mi? Etkinliğimiz daha devam ediyor.
Çocuk İşçi: Gitmek zorundayım çünkü çapa vakti yaklaşıyormuş ve para kazanmamız lazım. Annem öyle dedi.
Gitmek istemediğini söylemedin mi?
Çocuk İşçi: Söyledim ama annem babam gitmek zorunda olduğumuzu söylediler. Bizim durumumuz pek iyi değilmiş, borçlarımız varmış.
Arkadaşımızı daha fazla üzmek istemedik ve röportajı uzatmadık. Onu hep birlikte uğurladık.
Renkli Kalemler Ekibi: Eylem Nur Samak, Merve Nur Toprak, Tayhanur Bülte, Firdevs Bozdaş, Asuman İrgün, Berivan Çakmak, Tuba Çakmak, Ömer Faruk Başdaş, Rojbin Çakır, Bilal Yılmaz